..

..

Davranış Problemi

Çocuktur, biz konuşurken susmasını bilmeli, araya girmemeli.
Çocuktur, evde ve ev dışında herhangi bir yerde akıllı, uslu durmalı. Yaramazlık yapmamalı, etrafı rahatsız etmemeli.
Çocuktur, kardeşini kıskanmamalı, arkadaşlarıyla gayet muntazam ve uyumlu oyunlar oynayarak kendisine lütfettiğimiz zamanını geçirmeli.
Çocuktur, yemeğine zamanında oturmalı, ne veriyorsak yemeli, ne yapmasını istiyorsak gayet uysal bir şekilde sesini çıkarmadan yapmalı.
Çocuktur…
Çocuktur…
Çocuktur…

Makaleme klinik gözlem ve görüşmelerimde genellikle ebeveynlerin evlerinde nasıl bir çocuk istediklerinin kısa bir özetiyle başlamak istiyorum. Evet çocuktur aslında yetiştirmiş olduğumuz varlık. Yani küçücük kalbiyle bende aslında buradayım beni de artık görün diye kocaman harflerle sizlere haykıran. 
Öncelikle çocuk nasıl davranır onları bilmemiz ve beklentilerimizi bu doğrultuda şekillendirmemiz gerekmektedir aslına bakarsak. Aksini yaptığımızda çocuktan bir yetişkinmişçesine davranışlar sergilemesini beklediğimizde hayal kırıklığına uğramaya mahkûm oluruz. Kırmak, dökmek, kıskanmak, ağlamak, düşmek, kavga etmek vb. bütün davranışların karşılığıdır aynı zamanda çocuk. Peki burada sormamız gereken soru şu.? Bu davranışlar ne kadar doğru ve kabul edilebilir. Elbette ki bu davranışların aşırısı her şeyde olduğu gibi doğal olarak can sıkıcı olabilir. 

Bir çocuğun aşırı derece ağlaması, her isteğini ağlayarak elde etmeye çalışması, akranları ile etkinliklerinde sürekli olarak onlarla kavga etmesi, sözel ve fiziksel şiddet kullanması olmasını istediğimiz davranışlar arasına girmesini beklemiyoruz. Ama çocuğun zaman zaman nazlanmasını, ara sıra bazı şeyleri yanlışlıkla kırması, arkadaşları ile etkinliklerde bazı durumlara öfkelenmesi gibi durumlarında aslında normal olduğunun farkında olmamız gerekmektedir. Neticesinde bir birey yetiştirmekteyiz. İnsan doğası gereği duygu yüklü bir varlıktır. Öfkesi ile, mutluluğu ile, heyecanı, kaygısı ve korku duygusu ile donatılmış bir varlıktır. Fakat bu duyguların normallik düzeyleri bizler için önemlidir. 

Genel itibari ile baktığımızda çocukların öfkelenmesindeki ana sebeplerden biri günümüz şartlarından kaynaklanan bazı sebeplerden dolayı anne ve baba ile yeterince vakit geçiremeyen, yeterince vakit geçirse bile bu vaktin çocuk için “verimli vakit” olarak kabul edilmemesi durumlarda çocuğun öfkesinde artış meydana gelmektedir. Bu sebeple ailelerin çocukları ile birlikte etkinliklerinde olabildiği kadar titiz davranması, ayrılan vaktin cömertçe çocukla geçirilmesi, çocukla kurulacak göz temasına dikkat edilmesi ve fiziksel temasın muhakkak kurulması gerekmektedir. 

Ama benim çocuğum her şeyi ağlayarak elde etmeye çalışıyor.?

Bu bir davranış problemidir. Çocuğunuz bu davranışı zaman içerisinde kazandı ve kendi bakış açısı ile amaca ulaşmanın yolunu bu şekilde öğrendi. Onun için amacına ulaşması önemli. O uğurda hangi yolu kullandığı çokta önemli değil. Yapılacak iş ise anne – baba açısından biraz sabır ve kararlılık gerektiren bir süreç olacaktır. Bu süreçte özellikle ev içerisinde yaşayan bireylerin tamamının bir uyum içerisinde olması, çocuğun isteği konusunda anne ve babanın vermiş olduğu cevabın veya uygulamanın diğer kişiler tarafından da tutarlı bir şekilde devam ettirilmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki bu süreç çok titizlikle uygulanılması gereken önemli bir süreçtir. Bu konu hakkında psikolog arkadaşların ve ben vereceğimiz çeşitli yöntemlerle bu sorunu ortadan kaldırmak için sizlere yardımcı olmaya çalışacağızdır. 
Bir sonraki makalemde tekrar görüşmek üzere saygılarımı sunuyorum.

Bilge Kağan BÜYÜKKELEŞ
Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi


Mutlu Yarınlar İçin Önce Siz Hayata Gülümseyin.
TLF: 0507 165 6452

Facebook: psikoloğun olabilirmiyim
E-Posta:
 
bilge.kagan01@hotmail.com